5-6 Ekim Masterson Konferansı
Ekim ayının başında uzunca bir süredir emek vererek hazırlandığımız Masterson Yaklaşımı ve Kişilik Bozuklukları Konferansı’mızı gerçekleştirdik. Uluslararası bir konferans niteliği taşıyan etkinliğimizde yurt içinden ve yurt dışından birçok değerli hocamız katıldı. Masterson Enstitüsü Türkiye olarak uluslararası fakülte üyelerimizi katılımcı ve konuşmacı olarak misafir ettik. Konferansımızın ilk gününde ikinci oturumda konuşmacımız Prof. Dr. Nevzat Tarhan’dı ve bu oturumun başkanlığını ben yürüttüm. Prof. Dr. Nevzat Tarhan Nöropsikanalizin geldiği noktaları ve bizlere daha neler vaad ettiğine dair çok güzel bir konuşma sundu. Bu kadar önemli bir konunun konuşulduğu oturumun başkanlığını yürütmek benim için çok kıymetli bir deneyimdi.
Yapılan çalışmalar ve gelinen noktada nöropsikanaliz hızını kesmeden gelişmeye devam etmekte.
Terapist kimliği oluşumundaki en önemli noktalardan biri de alınan akademik eğitimlerin uygulamadaki görünümleridir. Psikoterapi tekniği olarak birçok ekol bulunmakta, bu ekoller aynı amaçlara hizmet etseler de uygulama ve süreç açısından farklılıklara sahiptir.
Konuşmacılarımız arasında yer alan değerli hocamız Prof. Dr. Mehmet Sungur aynı vakaya farklı yaklaşımlar ile Bilişsel Davranışçı Terapi ve Masterson Yaklaşımı terapisini karşılaştırarak farklı ekollerin kesişen ve ayrışan noktalarını çok net bir şekilde açıkladı.
Uzun yıllardır yürüttüğü araştırmalar ve çalışmalar ile hem alana hem de literatüre oldukça fazla katkısı olan Prof. Dr. Kemal Arıkan da konuşmacı hocalarımız arasındaydı. Yürüttüğü çalışmalar ve tecrübesi ışığında Bipolar Bozukluk ve Borderline Kişilik Bozukluğunun tanısal ve tedavi açısından benzerliği, farklılığı üzerinde durdu. Borderline Kişilik Bozukluğu’nda kullanılan psikiyatrik ilaçlar kadar terapinin de önemini vurguladı. Borderline Kişilik Bozukluğu ve Bipolar Bozukluk tanı açısından sıklıkla karıştırılmakta ve zaman zaman karmaşık bir tablo çizmekte. “Borderline Kişilik Bozukluğu’nun Bipolar Bozukluk Varyantı Var mıdır?” diye sorarak şekillendirdiği, oldukça önemli bir konuya değinen bir sunum yaptı bizlere.
Kişilik Bozukluklarında planlanan ilaç tedavisi diğer tüm rahatsızlıklar gibi çok önemlidir. Sadece psikiyatristin değil, psikoterapi desteği veren terapistin, uzman psikoloğunda bu ilaçlara hakim olması, yan etkilerini biliyor olması sürecin ilerleyişi açısından çok büyük öneme sahiptir. Konferansımızda kişilik bozukluklarındaki psikofarmakolojinin yeri, kullanılan ilaçlar, klinik psikologlar ve terapistler için dikkat edilmesi gereken tüm noktalar üzerinde duruldu. Psikiyatri ve Psikoloji iş birliğinin ne kadar da önemli olduğunun vurgulandığı kıymetli bir oturumdu.
Her patolojide olduğu gibi kişilik bozukluklarında da ayırıcı tanının yeri doldurulamaz. Özellikle Masterson Yaklaşımı’nda ayırıcı tanının yeri oldukça büyük. Bu sebeple konferans süreci boyunca hangi kişilik örgütlenmesi konuşuluyor olursa olsun ayırıcı tanısının üzerinde detaylarıyla duruldu. Vaka sunumlarında özellikle en net şekliyle karşımıza çıktı, önemi daha görünür bir hâl aldı ve bir kez daha vurgulandı.
Kişilik Bozukluğundan bahsederken gerçek kendilik ve sahte kendilikten bahsetmemek mümkün değil. Bu önemli konuya enstitü başkanımız Meral Aydın değindi, kişilik gelişiminin ilk başlangıcından yetişkinliğe kadar süren süreci, kendilik oluşumundaki çatışmaları ve bunlara bağlı olarak oluşan kişilik bozukluklarının oluşumunu genel hatlarıyla bizlere aktardı.
Konferansın son oturumunda ise tüm fakülte üyelerimiz bir araya gelerek vaka çalışma paneli yaptılar. Süpervizyon edasında geçen oturumumuzda katılımcıların vakalarına dair soruları Masterson Yaklaşımına göre değerlendirilip, cevaplandı. Hem keyifli hem de eğitici geçen bu son oturumumuzda tüm tecrübeleri ve bilgi birikimleriyle fakülte hocalarımızı bir arada görmek, sorularımızı hepsine aynı anda sorup cevap alabilmek çok nadiren denk gelinebilecek büyük bir şans oldu.
Konferansımız dolu programı ve yoğun konuşmacı sayısıyla 2 gün sürdü. Fakülte üyelerimizin, farklı ekollerden hocalarımızın ve meslektaşlarımızın katılımlarıyla konferansımızda Borderline Kişilik Bozukluğu (Sınır Kişilik Bozukluğu), Narsisist Kişilik Bozukluğu ve Şizoid Kişilik Bozukluğu her açıdan ele alınıp, birçok ekol ile değerlendirildi ve vaka örnekleri ile sunuldu.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), Şema Terapi, Nöropsikanaliz, Psikofarmokoloji gibi bir çok tekniğin ve tedavi planlamasının kişilik bozukluklarındaki önemi çok büyük. Biz bu konferansımızla elimizden geldiğince tüm bu noktalara temas edip, alanın gelişimi için katkı yapmaya çalıştık, alan içi ekollerin bir araya gelip konuşulmasını sağladık.
Böylesine büyük ve kapsamlı bir konferansın, konferans yürütme kurulunda yer almak benim için hem büyük bir fırsat hem de büyük bir deneyimdi. Oldukça yoğun ilgi gören konferansımızı her iki senede bir İstanbul’da düzenlenmeye devam edeceğiz. Kişilik bozuklukları konusunda yapılacak araştırma ve konuşulacak mesele çok.
Eğer bu sene düzenlediğimiz konferansımızı kaçırdıysanız üzülmeyin, Masterson Enstitüsü Türkiye olarak birçok psikoterapi söyleşileri ve etkinliklerimizle sizlerle Nişantaşı ofisimizde bir araya gelmeyi planlıyoruz.