Psikoloğa Gitmek Kötü Bir Şey Mi?

Günlük hayatın koşturmacası fiziksel yorgunluğun yanında ruhsal ve zihinsel bir yorgunlukta getirmekte. Çünkü bu koşturmaca içerisinde insan kendini dinleyecek ve kendinize zaman ayıracak vakti çok zor buluyor. Bir süre sonra sebepsiz yere mutsuz hissettiği günler başlıyor, işe gitmek istemiyor, ani öfke patlamaları oluyor, beklenmedik anlarda kaygı hissetmeye başlıyor…

Ne zamanki içerisinde bulunulan durum artık günlük hayatı etkiler, ruhsal sancılar daha keskin olarak hissedilir ya da çevre ile sorunlar yaşanmaya başlar, işte o an “acaba psikoloğa mı gitsem” düşüncesi belirir. Ve hemen ardından zaman ve parayla ilgili bahaneler ile kişi kendini bu fikirden caydırmaya çalışır. Psikoloğa gitmektense psikoloğa gitmeye karar verme süreci çok daha sancılıdır aslında çünkü belli bir kabul ediş süreci gerektirir. Her şeyden önce hala toplumda sıklıkla karşılaşılan psikolojik rahatsızlıklara karşı ön yargılı bir tutum vardır. Bu tutum birçok bireyin psikolağa gitmeyi kötü ve küçük düşürücü bir durum olarak düşünmesine sebep oluyor. Oysa zaman zaman herkes günlük hayattan yorulabilir, aile bireyleriyle sorun yaşayabilir, insanlarla iletişim kurmakta zorlanabilir ve daha nice çıkmaz durumlara girmiş gibi hissedebilir. Bunların hepsi çok normal ve birçok insanın yaşadığı durumlardır aslında.

Toplum içerisinde yer alan bir diğer ön yargı ise psikologların konuşarak terapi yapıyor olmalarının arkadaş, dost ya da aile bireyleriyle yapılan dertleşmelerle karıştırılıyor olması. Yaşanılan zorlu duruma dair bir büyükten öğüt almak, bir arkadaş ile dertleşmek, sevgili ile konuşmak çok güzel sosyal destek sağlayabilir ama hiçbiri bir tedavi yöntemi değildir. Bir uzman eşliğinde yürütülen psikoterapi seansları arkadaş muhabbeti değildir, öğüt alma seansı değildir, tedavi edici bir süreçtir.
Bir diğer önemli nokta ise bireylerin psikolojik destek aldıkları noktada kendilerine yetemediklerini düşünmeleridir. İçinde bulundukları durumla ve kendileriyle yüzleşmektense, durumu kendi yöntemleriyle kendi başlarına idare etme konusunda ısrarcı bir tutum sergilerler. “Ben deli miyim?” korkusuna ek olarak gelen “Ben kendi kendimin psikoloğu olabilirim” düşüncesi kişinin içinde bulunduğu durumu daha da karmaşık bir hale getirir.

Sizi zora sokan her ne yaşıyorsanız, belki de bu durumun size anlatmak istediği bir şey, göndermek istediği bir mesaj vardır. Bu durumla tek başınıza boğuşmaktansa bir uzmandan yardım almanızı zamanı gelmiş olabilir. Kendinizle ve yaşadıklarınızla bir uzman eşliğinde yüzleşmek hayatınızda yeni kapılar açacaktır.

KLİNİK PSİKOLOG SENA DURUK
ATAŞEHİR